Karakter Adı: Yourindash
Oyuncu Adı: Sharkbait12
Sınıf:
On
iki yaşında ailem tarafından terk edildim. O zamandan sonra pek çok zorluklarla
karşılaştım ormanda yaşadım. Yiyecek bulamadığımda köylerden ve kasabalardan
aldım. Ormanda yılanlarla, kaplanlarla boğuştum. Sonra orman içerisinde
gezinirken bir ses duydum ve gözümü açtığımda bir evdeydim. İlk başta ne olduğunu
şaşırdım ama sonra bu kişinin amcam olduğunu fark ettim önceden bizimle yaşardı
fakat babamla ettiği kavgadan sonra evden gitti ve bir daha haber alamadık.
Amcamla
uzun bir sohbet ettik karatede ustalaşmış ve kılıç kullanmayı da çok iyi bir
şekilde öğrenmiş. Fakat üzücü olan şey düşmanları var. Bundan sonra yaptığımız
her şey beraber olacaktı. Ama ben kılıç kullanmak istiyordum. Yemedim, içmedim,
kılıç kullanmak için çalıştım. Amcamla ormanda denemeler ve çalışmalar
yapıyorduk. Amcamı izlerken hayran kalıyordum. Ben çok yavaş yol kat etsem de
pes etmiyordum. Bir gün antrenman yaparken iki kılıçlı adam geldi. Bunların,
amcamın düşmanı olduğunu anlamıştım ama beni görünce geri çekildiler. Herhalde
benim korktuğumu anlamışlardı. Bu olaydan sonra iki ay evden çıkmadım. Ama
kılıç kullanmayı öğrenmek için sabırsızlanıyordum. Ve amcama ısrar ettim o da
kabul etti. Bu antrenmanlar iki yıl kadar sürdü artık bende amcam kadar kılıç
kullanmayı biliyordum.
Bu
süre içerisinde bu iki adamı dört kere daha gördüm artık çok sıkılmıştım ve bir
akşamüstü onları yine gördüm ve takip etmeye başladım. Sonunda onların nerede
olduğunu öğrendim ve amcama söyledim. İki gün süren hazırlığın ardından o köye
baskın yapacaktık. Akşamüstü olunca amcamla beraber ağaçların üstünden köyün
olduğu yere geldik ve baskına başladık. İlk çadıra arkadan girdik ve sessizce
geçtik. Fakat biri beni gördü stresli bir şekilde koşarken birinin arkamda
olduğunu fark ettim. Aniden dönüp kılıcımı göğsüne sapladım. Sonra koşmaya
devam ettim. Karşımızda on kişilik bir ordu vardı. Ben sağdan kaçarken amcam
onları hallediyordu fakat amcamın zor durumda olduğunu fark ettim ve yardıma
gittim. Onları atlattık ve amcam bana “Kaç ve o sihirli yeri bul!” dedi. Fakat
ben anlamamıştım.
Otuz
yaşıma kadar bu gizli ülkeyi araştırdım ve sonunda bilge bir üstattan öğrendim.
O sihirli ve gizli yer Nilüfer’di. Artık hayat amacım, Nilüfer’i bulmaktı.
Gezmediğim yer, sormadığım bilge kalmamıştı. Fakat yine de ümidimi yitirmedim
ve başka bir bilgeye gittim. Bilgenin dünya üzerindeki en zeki ve bilgili insan
olduğu söyleniyordu. Ben buna inanıyordum. Gittim ve umduğum gibi Nilüfer’i daha
önce duyduğunu söyledi. Nilüfer’e gitmenin bu hayatta imkânsız olduğunu
söylediğinde anlam veremedim. Buna ek olarak “Yedi Ölümlü” adında bir gruptan
bahsetti. Bilgeden aldığım cevaplar benim için bir hayal kırıklığı olsalar da
ümidimi kaybetmedim. İki yıl boyunca nasıl Nilüfer’e ulaşabileceğimi düşündüm
ve bu süreçte köylerden verilen görevleri yerine getiriyordum. Karanlık ormana
görev için gittiğimde bilgenin anlattığı olayı anlamaya başlamıştım. Yedi
Ölümlü ve ben, güneş gibi parlak bir çemberin içinde kaldık ve sonrasında da
gözlerimi Nilüfer’de açtım. Amcamın son dileğini getirme sevinciyle yere çok
ağladım.
Yorumlar
Yorum Gönder